15 Temmuz 2010 Perşembe

YAKIŞIR

Taraf olamadığım ender maçlardan birisiydi.İki takımında kazanmasını istiyordum garip bir biçimde.Tabi ki mümkün değildi.Hollanda kazanmış olsaydı yine aynı şeyleri hissedip,yazacaktım büyük ihtimalle.Ama gerçekten bu güzel oyunun kupaları böyle güzel takımlara yakışıyor.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

SONISPHERE - 2010 İSTANBUL (3.GÜN)

Öncelikle bu organizasyonun yapımında emeği geçen herkese teşekkür etmek lazım.Metal dinleyicisinin belki de hayal bile etmekte zorlandığı birşey gerçekleşti geçen haftasonu İnönü Stadı'nda.Aylardır beklediğimiz gün geldi ve adeta rüzgar gibi geçti.Aslında festival haberini ilk aldığımda kombine bilete niyetlenmiştim ama gerek line-up'ın bir türlü kesinleşmemesi gerekse benim bilet almak konusundaki ağırkanlılığım yüzünden 3. güne katılabildim ama bu bile başlı başına bir olaydı.Cuma günü için birşey diyemem ama cumartesi Accept ve Manowar'ı izlesem fena olmazdı doğrusu.Yine de herşeye rağmen esas izlemek istediğim 4 büyükleri pazar günü peş peşe izlemek inanılmaz bir olaydı.Anthrax ile başlayıp Metallica ile sona eren fırtınadan sonra adeta üzerimizden traktör geçmiş gibiydik. Pazar günü kapı açılış saati 13:00 olduğundan dolayı Taksim'de turlayacak vakit bulabildim ve İstiklal Caddesi'nin o sakin halini ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha farkettim.Daha Taksim'den o günün özel bir gün olduğu belliydi.Tıpkı maç günlerini andıran bir hava vardı.Taksim ile hasret giderme faslını bitirdikten sonra konsere gelen arkadaşlarla buluşup stada doğru yol aldık ve oraya vardığımızda uzun kuyrukların oluştuğunu gördük.Bu noktada organizasyondaki aksaklıklara değinmeden geçemeyeceğim.Bir kere özel güvenlik görevlilerinin saha içi girişinde hali hazırda oluşmuş sırayı bozup kendilerinin yeniden sıra oluşturmak istemeleri ve -sanıyorum 3 günün birikimi ile - gereğinden fazla gergin olmaları dikkat çekiciydi.Dışarıdaki bu ufak tefek mevzuyu 4 büyüklerin heyecanı ile millet her ne kadar pek umursamasa da içerideki,daha doğrusu kapalının içindeki güvenlikçiler de ayrı bir alemdi.Sanıyorum bunun bir metal festivali olduğunu unutmuşlar olacak ki merdivenleri boş bırakma çabası içerisindeydiler.Neredeyse konserde UEFA gözlemcilerinin olduğunu düşünmeye başlayacaktım. :) Metallica çıkana kadar Slayer ve Megadeth sahnedeyken durum böyleydi.Ondan öncesini bilemiyorum.Çünkü Anthrax'i saha içinden izledikten sonra konserin geri kalanını kapalıdan takip ettim.Biranın 7.5 lira oluşu ise ayrı bir konu.Memleketteki bu tip çoğu organizasyonda olduğu gibi burada da voleyi vurma çabası vardı.Ayrıca kime bileklik verip kime vermedikleri de belli olmadığından gerek saha içi - sahne önü gerekse stada giriş çıkışlar beklenildiği kadar organize değildi.
Dört büyüklere gelecek olursak;Anthrax hakkında çok derin kültürüm yok ancak sahne performansı,seyirciyle iletişim gibi konulardan tam not aldı diyebilirim.Açıkcası seyircinin gruba verdiği reaksiyonda beklentimin üzerindeydi.Bas gitar ile ilgilenen birisi olarak;grubun basçısının sahne performansının da örnek alınacak cinsten olduğunu düşünüyorum.Sahnede basmadık yer bırakmadı.Anthrax sahneden inip bende kapalı da güzel bir yere yerleştiğimde artık Megadeth ve diğerleri için sabırsızlanmaya başlamıştım.Mustaine artık klasikleşen beyaz gömleği ile sahnede göründüğü andan itibaren ortalık hareketlendi.Set list harika,grup iyi günündeydi.Holy wars ve Hangar 18 ile başladıklarında Rust In Peace'in tamamını çalacaklarını düşünmüştüm ama ters köşeye yattım ve böylesi de gayet iyiydi.Megadeth adına günün kötü yanı zayıf ses sistemi ve kendilerine ayırılan sürenin kısa olmasıydı.Bence grup için konserin zirve anı ise kesinlikle A Tout Le Monde idi.Genel olarak seyirci ile iyi bir elektrik yakaladılar.Sympaty Of Destruction'a seyircinin iştiraki ise süperdi.Son olarak grup sahneden inerken Mustaine ''İstanbul you've been great,we've been Megadeth'' gibi birşey söyledi ve ağzımıza bir kaşık bal çalarak gittiler.Sonuçta Megadeth'e doyamadık.Dave Mustaine gibi bir fenomeni başlıbaşına bir Megadeth konserinde izlemek şart.
Big 4'un içinde seyirci ile en mesafeli grup şüphesiz Slayer'dı.Kısaca özetlemek gerekirse geldiler,çaldılar ve gittiler.Seyirciye neredeyse iki kelime bile etmediler.Tom Araya'nın yüzünde ise devamlı bir tebessüm vardı.Sanırım kafası güzeldi. :) Ancak seyirci de (özellikle tribünlerin tamamına yakını ve saha içinin belki yarısı) Slayer sahnedeyken Metallica'yı bekler bir tavır takındı.Buna rağmen Slayer iyi çaldı.South Of Heaven ve Raining Blood ile zirve yaptı.Slayer'dan bahsederken Dave Lombardo'ya ayrı bir parantez açmak lazım.Neden şanının bu derece yürüdüğü gösterdi.Gerçekten Slayer'da davullar harikaydı.Deyim yerindeyse gümbür gümbür çaldı.Ancak bu davul performansı dev ekranlara çok az yansıtıldı.

Ve Metallica... Bu 1999 ve 2008'den sonra benim 3. Metallica konserim oldu.
1999 konserini saha içi en önden (Gidenler hatırlayacaklardır o zaman sahne önü-saha içi ayırımı yoktu.) adeta adamların burnunun dibinden,2008'deki konseri saha içi en önden izledikten sonra bu konseri kapalıdan izledim.Tribünün avantajı sahneyi ve seyirciyi tepeden görebilmek oluyor ki bu benim gibi ambians meraklısı insanlar için maçlarda ve konserlerde oldukça önemli bir detay.Hele Metallica'nın sahne düzeninde olduğu gibi dev ekranlar varsa tribün gerçekten çok keyifli.Gruba gelecek olursak değişen birşey yok açıkçası.Yine muhteşemdiler.10 üzerinden 9'luk bir konser oldu.O 1 puanı da son albümden parça çaldıkları için kırıyorum. :) The Four Horsemen ve akabinde gelen Fade To Black (Ki favorimdir kendisi) ile beraber 2008'deki gibi bir set list geliyor diye düşünmeye başlamıştım ki That Was Just Your Life'ı çaldılar.Bu noktada ilk şarkılardakinin aksine seyirci de hafiften kontak kapatmıştı sanki ama Sad But True ile grup seyirciyi kendine getirdi.Aslında seyirci kolay eşlik edebildiği ve tabi ki harika bir şarkı olduğu için The Memory Remains'de çok iyi giderdi ancak grup Reload'dan Fuel'ı çalmakla yetindi.Bence konserin zirvesi ise Blackened ve Master Of Puppets idi.Blackened tam anlamıyla beni benden aldı.Müthiş çaldılar.Gecenin süprizi ise Trapped Under Ice oldu.1999 konserinde pek o hava yoktu sanki ama son 2 konser gerçekten seyirci ile grup arasındaki iletişim açısından muazzamdı.Artık klasikleşen bir şekilde Seek And Destroy ile konseri bitirdiklerinde yine arayı fazla açmayacaklarının sözünü vererek sahneden indiler.Metallica ile ilgili son birşey daha söyleyemek gerekirse 1999 konserinde sahnedeki samimi hallerinden midir bilmiyorum ama Jason'ın yerinin dolmadığını düşünüyorum.Robert şarkılar sırasında Jason kadar seyirci ile iletişim kurmadığı gibi back vokal konusunda da Jason'un yanından geçemez bence.Bu konserde de birara uzun süre Lars'ın yanından ayrılmadı.Ama seviyoruz yine de hepsini o ayrı tabi.Artık önümüzdeki festival ve konserlere bakacağız.Daha şimdiden gelecek yıl için Iron Maiden ismi geçiyor umarım bütün bu beklentiler boşa çıkmaz.Up The Irons!!!